Biz, bir çağın bittiği ama diğerinin de henüz başlamadığı, kaotik, sarsıntılı ve flu bir ara dönemin bireyleriyiz. Geleneksel bilgi transfer aracı olan yazı ve sözün yerini giderek görsellik almaktadır. 2 mm. kalınlığında demir sac ve tel kullanılan bu eserlerde bildik figürler modüler ve paradoksal bir düzlemde yeniden yorumlanmışlardır. Arkasına gölgesi düşecek şekilde tavandan aşağı doğru asılan bu özel disiplinli işler, alışılmışın ötesinde bir sanatsal algı kavramının kapısını da aralamaktadırlar. Eserler ikinci boyut ile üçüncü boyut, yazı ile resim, eski ile yeni ve geçmiş ile gelecek arasında adeta salınmaktadırlar.